Attırma Kafamın Tasını
Son günlerde AB üyesi ülkeler, iyice üzerimize gelmeye başladılar. Geçmişten itibaren topraklarımızda gözü olan Avrupa, savaşlarla alamadığı yerleri politika ile almaya çalışıyor.
En son havaalanları ve sahillerimizi açmama konusunda Müzakereleri Durdurma yönünde tehdit eden Hristiyanlar Birliği(!) , bu isteklerinin yerine gelmesinden sonra daha neler isteyecek iyice meraklanmaya başladık!!!
Şu an İfade Özgürlüğü kapsamında çok ağır yazmak isterdim fakat PKK’lıya ifade özgürlüğü veren yasalar , bakarsın milletini seven vatandaşı alıp fırlatır bir kenara! O yüzden aile terbiyesiyle devam etmek istiyorum…
Hükümetin son anlardaki manevralarını, ve ince mesajlarının kaynağını merak etmeye başladık. Öyle ki bu taktikten kabinede ki çoğu bakan ve milletvekilinin bile haberi yoktu… Attırma Kafamın Tasını ( Üstüme üstüme gelme iyice), Oyarım aheste aheste ( Karşılık veririm, istekler isterim aheste) der gibi görünsekte (!) yeterli tepkiyi verebildiğimizi düşünmüyorum.
Bizlerin en büyük sorunu üzerimize kurulan oyunlarda , satrancı düzgün oynayamama sorunudur. Etki-Tepki prensibini uygulayamamamızdır.
Şöyle ki;
[1] Hollanda bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde Srebrenica’da 8 bin boşnağın katledilmesine göz yuman Hollandalı askerleri ödüllendirdi.
(Ne olmuştu: Srebrenica, Yugoslavya’nın dağılışı sırasında başlayan ve üç yıl süren Bosna Savaşı sırasında Birleşmiş Milletler tarafından “Güvenli Bölge” ilan edilmişti. Bunun üzerine binlerce sivil Boşnak BM tarafından korunmak üzere yanlarındaki az sayıdaki silahı da teslim ederek Hollandalı askerlerin kontrolündeki akü fabrikası bölgesine sığınmıştı. Ancak Sırp Komutan Ratko Mladiç’in emrindeki askerler Srebrenica bölgesini kuşatıp Hollandalı askerlerden BM’ye sığınan sivilleri Sırp askerlerine teslim etmelerini istemişti. Hollandalı askerlerin Boşnakları teslim etmesi üzerine erkeklerle kadınları ayıran Sırp birlikleri 8 bin Boşnak sivili katletmişti.)
Bu aslında tüm Dünya’yı , en önemlisi Müslümanları ilgilendiren bir insanlık suçu olsa da , Hollanda Hükümetinin bu ödüllendirmeden sonra yaptığı açıklama olayı tamamı ile Türkiye’ye çevirdi. Hollanda Hükümeti , Türkiye daha da fazla tepkiyi hak ediyor diyerek rest çekti.
(Tepki: Hollanda’ya zarar vermiş birine ödül vermek lazım. Bu ülke ile siyasi, askeri ve ticari tüm ilişkilerini askıya almak gerekir!)
[2] Fransa, Ermenistan’ı desteklemiş ve Sözde Ermeni Soykırımını reddeden kişileri hapse atmayı kabul eden yasayı onaylamıştı.
(Tepki: Zamanında Cezayir’de soykırım yapan Fransa’ya karşı Türkiye’de Cezayir Soykırımı yok diyene hapis cezası kanunu çıkarmak lazım. Türklerden ve Osmanlıdan en çok nefret eden toplumlardan biri olan Fransa’ya bu rest az bile kalırdı…)
[3] Almanya Başbakanı Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ile bir araya gelerek Türkiye’nin üyelik sürecinin durdurulması yönünde bildiri açıklamışlardı.
(Tepki: İran veya Venezuella Cumhurbaşkanı ile bir araya gelerek Almanya ve Fransa hakkında olumsuz bir açıklama yapmak lazım. Bu tip ülkelerle AB’ye karşı, Asya Birliğini kurmalıyız!)
[4] Rumlar, karşılıklı 1 havaalanı ve liman açma konusuna “Asla” diyerek AB’yi sert bir şekilde suçlamıştı.
(Tepki: Tek taraflı toprak isteyen Rumlar, kendi canları gıdım yandı mı veryansın ediyorlar. Üstelik yeni ülke sıfatına sahip olur olmaz AB’ye kabul edildiler. Bunları açık ve sert bir şekilde gündeme, basına taşımak gerekir.)
Daha da eskilere gidecek olursak;
[5] Amerika askerleri , Türk askerlerinin başına çuval geçirmişti. Üstelik stratejik ortak göründüğümüz sırada!
(Tepki: Lübnan’da aynı olayı sen de uygulamayı denemeli… Bakalım arkasına tüm Dünyayı da alarak bizim verdiğimiz (verebildik ise) tepkinin kaç katını verecekler…)
[6] Amerika Sineması, zamanında ve hatta hala Türkiye üzerine filmler çeviriyor. Bu filmleri tüm Dünya’da göstererek psikolojik etki yapıyor. Amerika’nın en büyük silahı da medya değil mi zaten!
(Tepki: Bu konuda eksik kalsak da, Kurtlar Vadisi Irak filmi ile bir ölçü de olsa tepki verebildiğimizi düşünüyorum. Öyle ki Amerika Devleti, bu filmi Amerika’yı küçük düşürdüğü gerekçesiyle sinemalardan kaldırttı. Bu tip psikolojik etkenli filmlerin çoğalmasını, bize oynayanlara karşı bizimde oynamamızı diliyorum.)
Aslında bazı şeyleri başı ekonomik kaygılardan kaynaklanıyor. ABD’ye veya AB’ye kükrediğimiz zaman Dolar ve Euro alıyor başını gidiyor, Borsa dibe vuruyor. Faiz yükseliyor. Türkiye ekonomisi dönüyor hallaç pamuğuna…
Sonuç olarak az sayıda verdiğimiz örneklemelere göre yeterli düzeyde tepki veremediğimiz ortada! Biz ki, tepki vermeyip onları düşünmeye yöneltmedikçe; onların aklın kabul edemeyeceği, en önemlisi 70 milyonluk Türk Halkının kabul etmeyeceği isteklerine ; onların tarihlerindeki açıkları bularak onlar gibi oynamadıkça üstümüze gelmeye devam edecekler. Bence; oymaya(!) dayalı oynamaya başlamamız gerekiyor. Yoksa gün çoktan dönmüş olacak… Biz ise simsiyah gecenin koynunda yapayalnız kalacağız…
Bir önceki yazımız olan Öyle Bir Sistem Ki... başlıklı makalemizde Köşe Yazısı, makalesi ve oğuzhan kılıçarslan hakkında bilgiler verilmektedir.