Bir Zamanlar Fındık Toplardık Evladım
Uzun senelerden beri memlekete gidip gelmekteyim. Çocukluğumda yaşadığım duyguları bir daha yaşama fırsatı bulamasam da memleket beni her sene çekiyor.
Ağustos ayı denince ağır bir hengamenin başladığı bölgemiz çok hızlı bir değişime giriyor. Özellikle yaşlı nüfusun artmaya başlaması ve baştaki büyüklerin sıra sıra rahmetli olması sonrası bahçelerin kaldığı evlatlar fındık konusunda oldukça tutarsız. Hoş yaşayan yaşlılarda elden ayaktan düştükleri için fındık konusunda eski tatları artık yaşayamıyorlar. Çünkü artık fındık toplatmaya bile adam bulamıyorlar…
Yaptığım ve izlediğim araştırmalara göre şu sonuca vardım ki öyle de olacağına artık eminim. Şu an 35 yaş ve altında bulunan kuşak üst kuşağa geldiğinde yada bahçelerini idare etme hakkına kavuştuğunda memlekette fındık toplayan kimse kalmayacak! Evet bunu iddia ediyorum ve şahsen inanıyorum. Fındığın son dönemlerde para etmemesi ve toplanmasının zahmetinin fazla oluşu özellikle gurbette yaşayıp akıl gücüyle yada daha rahat para kazanan kişilerin fındıktan kaçmasına neden oluyor. 1 sene boyunca çalışıp 15-20 gün tatil hak eden işçiler birde memlekete gelip fındık bahçesinde yorulmayı artık göze alamıyor. Irgat bulabilmek ise artık bir hayale doğru uzanıyor. Çok farklı iş kollarını fark eden ve teknolojiyle tanışan bölge halkı artık farklı gelir kapılarına dayandı. Bundan dolayı artık fındık toplayacak adam da kalmadı. Doğu Anadolu’dan gelen fındık işçileri ise sorun olmaya devam ediyor. Bölge halkının güvensizliği ve yaşanan bazı sorunlar , PKK’nin Karadeniz’e girmek istemesi bunun önündeki en büyük engel. Buna rağmen Ordu ili bir yana Giresun’da pek çok Adıyamanlı fındık işçisi görmek mümkün.
Bölgede yaptığım araştırmalarda herkesten aynı lafı duyuyorum. “Annem , babam olmasa bahçeye beni kimse sokamaz!” Her yerde durum böyle. Kimisi de diyor; “Anne, baba ırgat paranızı ben vereyim ama benden iş beklemeyin dinlenmeye geldim.”
Hal bu hale doğru sürüklenirken son gelen Kadastro konusu da bölgedeki köklü değişikliğin başlangıcını oluşturdu. Bahçelerin pay edilmesi ve kişilere özel tapuların çıkmasından sonra kardeşler arasındaki arsa sorunları fındığa da sıçradı. Sıra usulü giden kardeşler artık fındık toplama konusunda da kavgalar yaşarken herkes kendi yerini toplasın mantığına geçildi. Ufalan bahçeler ise çerezini ya veriyor yada 3’te 1’ine emanet edilerek çerez sağlanıyor. Artık git gide ufalan bahçeler ise ne o kadar yorgunluğa değecek fındık sağlıyor nede fındığa girmek için bir teşvik oluşturuyor.
Öyle sanıyorum ki yazımın başında da belirttiğim üzere 35 yaş ve altındaki kuşak üst kuşağa geldiğinde torunlarına evlatlarına şöyle seslenecekler; “Bir zamanlar fındık toplardık evladım”…
Evet durum böyle. Özellikle şu an ki genç kuşak zaten bahçeye girmekte isteksiz, okul harçlığını çıkarmanın daha kolay yöntemleri ve farklı iş kolları da oluşmuş durumda. Annesi babası bahçeye girmeyenler zaten bahçeye hiç girmezken evlatlarına kıyamayan bazı aileler ise tatile köye gelen evlatlarını hiç bahçeye bile sokmamakta. Çünkü nesil de git gide memleketten soğumakta Ege , Akdeniz gibi bölgeleri tercih etmekte. Bunu da fark eden aileler tatile bari köye gelsinler, memleketlerini geçmişlerini unutmasınlar mantığıyla köye gelen gençlere hoş vakitler geçirtmenin derdinde. Kendileri ise o sıkıntıya yine razılar çünkü eski gelenek değişmiyor , gördükleri gibi gitmeye devam etmek mecburiyeti hissediliyor.
Ufalan bahçelerde fındık zaten para etmezken , gübresi – paldırı – fındık toplaması – harmanda kurutması – patoza vermesi – tekrar kurutması – boşunu dolusunu ayıklaması – tutarsan ırgatın giderini karşılaması ve son olarak en düşük 70 YTL olan bilet gibi giderler zaten insanların belini büküyor. Peki soruyorum sizce de değiyor mu? Yine sizce 35 yaş ve altı kuşağın fikirleri değişir mi? Sizlerin yorumları ile konunun zenginleşeceğini umuyorum.
Saygılar sunuyorum.
Bir önceki yazımız olan Görele'de Neler Eksik? başlıklı makalemizde Görele'de Neler Eksik?, Köşe Yazısı ve makalesi hakkında bilgiler verilmektedir.