Yöremizi Gelecekte Ne Bekliyor?
Yöremizi gelecekte bir tehlike bekliyor… Gençler ile büyükler arasındaki anlayış sorunu git gide büyüyor. Bu da beraberinde bir takım sorunları daha getiriyor.
Memlekette edindiğim izlenimler ile şu tesbitleri yaptım.
Büyükler fındık toplama konusunda ikiye bölünmüş durumda. Kimisi köye gelen çocuklarına tatil yapsınlar diyerek hiç dokunmuyor, bahçeye yine kendisi giriyor. Kimisi ise çocuklarını tatil, izin dinlemeden bahçeye alıyor. Bu da beraberinde gençlerde köye olan soğukluğu başlatıyor.
Özellikle senelik izinlerini geçirmek ve kafa dinlemek için köye giden genç nüfus bunun üzerine büyüklerinin ya direkt ya da endirekt baskılarıyla bahçeye girince “Bir Daha Köye Gelen Ne Olsun” demeye başlıyor. Doğal olarak bu sonucun gelmesi normal. Özellikle uzun senedir köye gelmemiş genç ve çocukların gurbetteki rahat ve vücut gücünü kullanmadan yaşam sürmesinin ardından, vücut gücüne dayalı fındık yorgunluğu ters tepki yaratıyor.
Gençlerin ilk önce köye ısınması, sonra köyü sevmesi sonra fındık bahçesine yavaş yavaş çekilmesi gerekiyor. Az bir süre tatili olan genç ve çocuklar bu manzara ve doğanın tadını yaşayamadan, bir denize giremeden, bir yaylaya çıkıp gezemeden, bir il veya ilçe merkezini gezemeden geldiği gün bahçeye girip gideceği günün otobüs saatine kadar çalıştırılırsa önümüzdeki kuşak artık fındık bahçelerine girmeyecek. Büyüyen bu genç nesil ya bahçelerini satacak ya da yarıya 3’te 1’e verecek.
Kimi büyüklerimizde bu konuda anlayışlı davranarak yine anne-baba olarak kendileri çalışıyor, köye izinlerinde dinlenmek tatil için gelen evlatlarına ve torunlarına hiç dokunmuyor. Siz gezin, dinlenin diyerek onları her sene memlekete tatile gelmeye ısındırıyor.
Ayrıca yöremizde zaten bir kuşağı yavaş yavaş kaybetmekteyiz. 75’in üzerindeki kuşak yavaş yavaş vefat etmekte. Hal böyle olunca bu yaş sınırına yaklaşanların bir çoğu büyüklerde kendileri de dahil artık bahçeye girmemekte. Bahçeyi satmaktan ziyade bir çoğusu bahçeyi bakımı, odunu, gübresi ve ilacı içinde olmak üzere 3/1’ine veya yarı yarıya bu işi yapacak kişilere vermekte.
Yöremizde sürekli ikamet eden ve fındıktan başka geliri olmayan insanlarımız için nüfus kalabalıksa bu da aslında bir fırsat oluşturuyor. Yeri olmayıpta gelir sağlayamayanlar yazın yaklaşık 1 ay boyunca her gün sabah akşam çalışarak bir senenin hasılatını elde etmeye çalışıyorlar.
Bahçeyi vermeyip “Irgat” kelimesi olarak kullandığımız Fındık İşçileri alarak fındık toplamaya devam eden insanlarımız da yok. Büyük şehirlerde durumu iyi olanlar yukarıda belirttiğim gibi fındık işine hiç girmeyip yöremize tamamen dinlenme tatil amaçla gelirken, bir takım gelirlere ihtiyacı olan ve yine gurbetten gelerek senenin 4-5 ayını köylerinde geçiren kişiler fındıkta bu şekil yollara başvurarak gelir elde etmeye çalışıyor.
Fakat fındıktaki son fiyat vurgunundan sonra bırakın para kazanmayı çok büyük bahçesi olmayan herkes zarara girdi. Bunu da göz önüne alan bir çok köylüler bu sene fındık işine hiç girmedi. Kendi köyümden biliyorum , büyüklerin bir kısmı hastalıktan bahçeye girmedi, bir kısmı da para etmediği için… Geçmişte yapılan bazı hatalar yüzünden de artık çocukları da köye gelmeyen büyüklerimiz mecburen kendi hallerinde fındığı devretmek durumunda kaldılar.
Bu konuda önerim şu olacak. Gençler ve büyükler arasındaki bu olumsuzluğu gidermek iki tarafında bazı şeyleri düşünmesiyle olacaktır. Büyüklerimiz zaten 1 sene çalışıp dinlenmeyi düşünen gençlere önce memleketi sevdirmeli , gezdirmeli, onları yöreye ısındırmalı. Sonrasında zaten kimse istemese bile kendileri geleceklerdir bu doğa harikasına. Gençlerde fındık zamanı büyüklerin gelir kaynağı olarak , çıkış umudu olarak gördükleri bu yorucu ve sıkıntılı dönemde mümkün oldukça büyüklere yardımcı olmalıdırlar. İki tarafta olayları birbirlerinin gözleriyle görmeli ve durumu anlayarak zaman bölümlemesi ve karşılıklı anlayış ile sorunları çözmelidirler.
Son senelerde zaten özellikle gurbetten gelen bir çok genç bu hoşgörüyü görmekte. Çünkü yöremizde yavaş yavaş eski düşünceler, katılıklar, saygı anlayışı, düşünme durumları değişikliğe uğradı. Artık bu şekil düşünmeyip eski şekilde düşünenler kendilerini bir garip hissetmeye başladılar.
Eğer ki bu şekilde devam ederse yöremize yazın gelen insan sayısında azalma olmayacak sürekli artacak ve herkes köyüne toprağına sahip çıkacak, aksi durumda soğumalar kaçışlar başlarsa ölümlerin ardından topraklar sadece miras değerine ulaşacak ve değerlendirilme durumları sahiplenilme durumları ilk durum kadar kuvvetli olmayacaktır. Bunun için karşılıklı hoşgörü ve anlayış ile bu soğumaların engellenmesini sağlamalıyız.
Saygılarımla…
Bir önceki yazımız olan İyiler Bu Sizin İçin başlıklı makalemizde İyiler Bu Sizin İçin, Köşe Yazısı ve makalesi hakkında bilgiler verilmektedir.